31 Ocak 2020, 21:30 - Anasayfa | Yazarlar Haberi yazdır

PENCERESİZ EVLER

PENCERESİZ EVLER

CAFER AKIN

  • Facebook Paylaş
  • Twitter Paylaş
Bu köşe yazısı 1867 kez okunmuştur

Ne güzel günlerdi… İki katlı evler… Kapanmayan pencereler, kapılar… Sokak çeşmeleri… Akan  aksu… Kurumamıştı…
 
Ne güzel  komşulardı. Huriye Teyze elinde süpürgesi sokağı temizliyordu boydan boya… Gül Teyze elinde oya cama çıkmış, hem sohbet ediyor hem de Zekiye Teyze’nin sağlığını soruyordu… Sokağın girişinde Aliye Teyze; sonunda Topuzların Huriye Teyze zenginliklerinden utanır gibi çok fakir ve dul olan Hayriye Teyze’ye camdan bir çıkı içinde yiyecek, içecek, giyecek ve birazda para olan bohça verirdi. Elmas Teyze köyden yeni gelmiş sebze ve meyveleri kapı kapı dağıtırdı. Ev işleri bitince bir kapı önünde toplanırlar hem çorap, kazak, oya  örerler, yama yaparlar; hem de dertleşirlerdi…
 
Hele Lütfiye Teyze… Mahallenin ve  ileri gelen ailelerin sütçüsü… Elli yaşlarında hiç  evlenmemiş…Selanik muhaciri… Kapı kapı süt dağıtırdı … Çoğu zaman yeni çocuklulara ücretsiz. Zenginlerden telafi ederdi… En büyük hevesi de gençlerin evlenmelerine vesile olmaktı…  Hep o anılarla yaşardı…
 
Eylül, ekim, kasım ayları üretim zamanıydı. Salça , konserve , turşu yaparlar; imece usulü erişte keserlerdi. Hatta akşamları ev ev toplanırlar  türküler, maniler eşliğinde şehriye dökerlerdi… Akşam babalar gelirdi. Herkesle  selamlaşarak, iyi akşamlar dileyerek ve çocukları getirdikleri hediyelerle sevindirerek evlerine girerlerdi… Hele komisyoncu Bekir Dede elinde ki büyük mendile –peşkir-  koyduğu cevizleri dağıta dağıta evini bulurdu… Çocuklar mutlu, çocuklar sağlıklı…
 
Gençler Kolordu’da takımlar kurar mahalle maçları yaparlardı. Hatta takımları bile vardı: Yıldırım spor, Demirspor… Demirspor bakırcı ve demirci çıraklarıydı. Çok  kavgacılardı… Bu takımlardan Süper lige  transfer bile çıkmıştı… Hele hele okullarda voleybol ve folklor o kadar sevilmişti ki İmam Hatip Lisesi voleybolda Türkiye ikincisi; Gazi Osman Paşa Lisesi folklorda Türkiye birincisi olmuştu…. Ercan Süsoy’un, Necmettin Abanoz ve Cevat Altınok’un üstün gayretleriyle… Sürdürebilseydik ne güzel olurdu….
 
Sonra ne oldu? Yazar Döndü Açıkgöz anlatıyor: “ Gelişen çağla birlikte yaşam şeklimizde değişime uğramakta. Aile bağlarımız, sorumluluk duygumuz yok olup gitmekte. Aynı evi paylaşıp ancak yemek saatlerinde  bir araya gelen aileler sessizliğin fısıltılarını oluşturuyor. İşten dönen eşini; ya da okuldan gelen çocuğunu pencerede bekleyen bir kadına pek rastlamıyoruz artık. Zira bilgisayarımız, akıllı telefonlarımız; en yakın komşularımız olup çıktı… Ayrı odalarda gülüp, ayrı odalarda dertleşiyor, hatta bilgisayarda kavga ediyoruz…”
 
Şair Mehmet Demirkapı‘da şiirinde:
 
“Akşam olmuştur çoktan penceresiz evlere
İçinde perdelerden oda olan perdesiz evlere
Tek kalbim girmiyor, zorluyorum, zorluyorum çok acıyor
O evlere ayaz giriyor, yağmurda, çıplak ayaklı çocukta
Mülteci bedenim çaresiz her gece üşüyor yine…“
 
Artık pencereler perdelere mahkum kat kat… Söze ve göze hasret…
 
Adları da değişti: Seven Tovers, Grand Park, PRYM Luxiri Rezidance!!!
 
Yazar Döndü Açıkgöz devam ediyor: “ O evler ki soğuk, yorgun günlerin, gecelerin ölü evleri… Bir yanda büyüleyici, şaşalı bir düzenin ihtiraslı, hırslı ev sahipleri, bir yanda kapının çalınmasını bekleyen ışığından başka sesi olmayan evler…
 
Dünyaya, yaşadığı topluma anlam verende insandır. Neden “Penceresiz evler“? Geleneklerin unutulduğu, ağaçlarla konuştuğumuz ve hatta konuşmak için ağaç dahi bulamadığımız zamanların ressamıyız.”
 
Yasaklarla dolu site yönetimi… Penceresiz evlerde üretim yok… Çoğu zaman yenen yemekler bile günün her saatinde  telefonla geliyor… Pizza, hamburger vs … Çorbaya hasret çocuklar kendilerini tüketim kültürünün içinde buluyorlar. Marka çılgınlığı, on da var ben de yok psikolojik savaşı… Sık sık değişen eşyalar… Anıları yok eden al kullan at kapitalizm tutsaklığı… Hırslar akılı; yarışlar cepleri delik deşik etmiş … Örme yok, dikme yok, yapma yok …
 
Sistem pencereleri karaya bürümüş: “Mülteci bedenim çaresiz her gece  üşür yine.”
 
25 derece sıcaklıkta…
Geçmişimi özlüyorum….
Kışla Mahallesi‘nde yaşamak ne güzeldi…
Zemheri bile bizi hiç üşütmezdi…
Çay Mahallesi‘nde yaşamak ne güzeldi…
Şeyh-i Şirvani’ ye dua ederek…
Tokat bağlarında yaşamak ne güzeldi…
İneğinden süt, ağacından ceviz, dalından kiraz, bağından toplanan üzümden pekmez Köme, pestil, tarhana  yapardık…
 
Böyle bir Tokat’ta  şimdi de yaşamak ne güzel olurdu…
 
Dikeyi yataya , çirkini güzele  tercih  etmeseydik  ne güzel olurdu…
 
NE GÜZEL OLURDU…
NE GÜZEL OLURDU…


 Tokat Haber 60 internet sitelerinde yayınlanan haberler ve köşe yazılarının tüm hakları Tokat Haber 60 Yayın Grubuna aittir. Kaynak gösterilerek dahi haberin veya köşe yazısının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan haberin veya köşe yazısının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yazara ait diğer köşe yazıları

RÖPORTAJ

Gençliğin ve Girişimcilerin Ödül Gecesi'nin rüzgarı konuşuluyor
Gençliğin ve Girişimcilerin Ödül Gecesi'nin rüzgarı konuşuluyor
Gazeteci Ayson Karabağ'ın Röportajı; 'Gençliğin ve Girişimcilerin Ödül Gecesi'nin rüzgarı konuşuluyor'

Gazetemiz Basın Ahlak Yasasına Uymayı Kabul Eder. Özel ilan ve reklamlardan doğabilecek sorumluluk ilan sahibine aittir. Gazetede neşredilen yazılardaki fikir sorumluluğu yazarına ait olup yayınlanan veya yayınlanmayan yazılar geri verilmez.

Adres : Yeşilırmak Mah. Orkide Sok. Saymaz Apt. Zemin Kat No: 8 TOKAT
Tel : (0356) 212 4884
Gsm : (0546) 449 5162
Bu site 0.172 saniyede yüklenmiştir. [Hata Bildir]