Orta Asya Bozkırlarından Avrupa’ya uzanan bir kavimin öyküsü vardır… Kimi Tanrının kırbacı demiştir kimi de Tanrının askerleri. Bu kavimin öyküsü 4 bin yıldır var olmuştur ve var olmaya da devam ediyor.  Bu kavim Türklerdir. Türkler İskitler ile başlayan İmparatorluk tarihlerinde 16 büyük Türk imparatorluğu, atabeylikler, krallıklar ve onlarca devlet kurmuştur. Bağımsız ve özgür yaşama kendilerini adayan Türkler başka kavimlerin boyunduruğu altında yaşamayı utanç saymıştır ve her zaman bağımsızlık için mücadele etmiştir.  Yıllarca tarihte var olan Türkler günümüzde 7 bağımsız devlet ve bazı özerk devletlere sahiptir.

 

Son olarak Osmanlı Devleti( Devlet-i Aliyye) 3kıtada hüküm sürmüş ve ardından kuruluşu yüzüncü yılına yaklaşan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Osmanlı Devletinin hüküm sürdüğü Afrika ve Ortadoğu da günümüzde var olan bazı devletler Türkleri soykırımcı olarak görmekte ve öylede yaftalamaktadır. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır ve bazı Balkan Ülkeleri(özellikle de Yunanistan)  ve Ermenistan Türkleri soykırım yapmakla suçlamaktadır. Fakat inkar ettikleri de bir gerçek vardır: Birinci Dünya Savaşı sırasında Araplar Şam sokaklarında Türk askerlerini kılıçtan geçirmiştir ve İngiliz Ajan Lawrence şöyle bir anekdot düşmüştür tarihe’’ Şam sokaklarında eşi benzeri görülmemiş bir katliam vardı, Araplar ellerine geçen kılıç, silah, kazma ve küreklerle Türk askerlerine hücum etmekte ve başlarını gövdelerinden ayırmaktadır. Şam sokakları kızıl kana bulanmış ve daha fazla görmeye tahammülüm kalmamıştı…’’ Bir başka Katliam da Mısır da gerçekleşmişti 18 bin Türk askeri İngiliz ve Mısır Araplarının iş birliğiyle yoğun klorlu havuzlarda diri diri haşlanmıştır. Filistin’de ise yine 10 bin kadar Türk askerlerinin gözleri kızgın demir çubuklarla kör edilmiştir. Katliamdan kurtulup İstanbul’a dönen bir Türk askeri ise şu ağıtı yakmıştır’’ Gazze’nin kumundan çok imiş meğer kalleşi, nasıl yapar bunu insanın din kardeşi…’’

 

Ermenistan ise yine birinci dünya savaşı sırasında 1 milyon ermeni katledildi diye Türkiye ile uğraşmakta ve BM ye sürekli bir şikâyet yapmaktadır. Kazım Karabekir Paşa’nın kızı Timsal Karabekir babasından duyduğunu ise şu şekilde ifade etmiştir: ‘’Erzurum’ a o kadar yaklaştım ki insanların beni gülerek karşıladığını görebiliyordum. Biraz daha yaklaştıkça ortada bir gayr-ı tabilik olduğunu fark ettim bu insanlar hiç kımıldamıyordu. Biraz daha yaklaştığımda ızdırapla gördüm ki her biri canlı canlı kazığa oturtulmuştu ızdıraptan kasılmıştı yüzleri gülmüyordu. Allah benim gözümün gördüklerini dünya üzerinde hiçbir insana göstermesin:’’ Yunanistan’ın ise Türklere yaptığı Tripoliçe katliamını hatırlaması yeterli olacaktır. Toplam 35 bin Türkün kılıçtan geçirildiği bu katliama tanık olan İngiliz Tarihçi Alison Phillips hatıralarında şunlara yer vermiştir’ ’Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkenceye tabi tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Kadınlar ve çocuklar işkencelerin ardından yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı’’.

 

Bugün Dünya üzerinde 200 milyonu aşan Nüfusu ile Türkler tüm dünya karşısında mücadele etmekte ve sınırlarını korumaya çalışmaktadır. Akdeniz kıta sahanlığı üzerinden batı toplumu ve Suriye üzerinden yaşanan Arap devletleri ile gerilimler karşısında her bir Türk üzerine düşen görevi yerine getirmek zorundadır. Ancak yetişen nesilde görülen bozukluklar ise beklentileri olanları üzmekte düşmana güven vermektedir. Tiktok saçmalıkları ile uğraşmakta, Amerikan dizi ve filmlerini tüketmekte düşünmeyen, üretmeyen ve hayali dünyasından dışarı çıkamayan nesil yetişmektedir. Her Türk Asker doğar sözü unutulmuş yerine daha 3-5 yaşlarında telefon tablet ile yetişen bir nesil gelmiştir. Türk demek vatan demektir ve Atatürk’ün de dediği gibi
‘’Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur’’.