Yıl 1927,  Atatürk  Meclis kürsüsünde 1919 yılının kara günlerini  anlatıyor. “Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün  tersanelerine girilmiş , bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş …”

Bu tablonun askeri ve siyasi mimarı İngiliz Yüksek Komiseri Arthur Calthorpe 21 Nisan 1919’da  Osmanlı yönetimine bir nota vererek; Karadeniz Bölgesi’nde azınlıkların Türklerden rahatsızlığını iletti. Bunun üzerine Osmanlı yönetimi bu bölgenin bu nota sonucu işgal edileceği şeklinde yorumladı ve oraya bir müfettiş göndermeye karar verdi. Harbiye Nazırı Şakir Paşa bu görevi Mustafa Kemal‘e verdi. 16 Mayıs 1919’da Dokuzuncu Ordu Müfettişi sıfatıyla padişahın huzuruna çıkar ve 23 arkadaşıyla Samsun yolculuğu başlar. 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a ayak basınca Padişaha, Sadrazama ve Bakanlıklara geldiğini ve göreve başladığını bildirir.

İngilizler geç uyanır. General Milne 19 Mayısta Harbiye Nezaretine nota vererek: “Dağıtılmış orduya niçin ve nasıl müfettiş atanır.” diye sorar, bölgeyi işgal etmekle tehdit eder.

Ancak Anadolu’da  kurtuluş ışığı yanmış ve zafer yürüyüşü başlamıştır. Zafer yürüyüşünün mimarı  Mustafa Kemal Atatürk: “Benim doğum günüm 19 Mayıs 1919’dur “ der… Ulu Önder 102’nci doğum günün kutlu olsun.

Zafer yürüyüşüne katılan 23  subaydan biri de Tokatlı Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy’dur. Bu kutlu yolda   hep Atatürk’ün yanında olmuş; Atatürk’ün Tokat’a teşriflerinde O’nun  evinde kalmıştır. Bu ev 2007  yılında: “Atatürk Müzesi “ haline getirilmiştir.

Zafer yürüyüşü 23 Nisan 1920’de sevgi yürüyüşüne dönüşmüştür. 29 Ekim 1923 ‘de güneşe 16’ncı yıldız eklenmiştir. Kutlu olsun…

Artık Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanıdır. Cumhuriyet yönetimi, 19 Mayıs’ı ve Samsun’u unutmaz. Atatürk’ün Türk gençliğine hediye ettiği “Gençlik ve Spor Bayramı“ ilk defa; “Gazi Günü“ ismiyle Samsun’da kutlanır. 24 Mayıs 1935’te: “Atatürk Günü“ adı altında resmiyet kazanır.

Beşiktaş Kulübü’nün girişimiyle Fenerbahçe Stadı’nda kutlanan ilk 19 Mayıs Fenerbahçeli ve Galatasaraylı sporcuların katılımıyla  “Spor Günü” haline gelir. Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Fetgeri  Aşeni  bu bayramın her yıl kutlanması teklifini 20 Haziran 1938 yılında Atatürk’ün onayıyla resmi bayram olur…

Her yıl  coşkuyla kutlanan bu bayrama: “Gençlikten Atatürk sevgisiyle Cumhurbaşkanına“ yazan  “Sevgi Bayrağı” geleneği eklenir. Samsun Tütün İskelesi’nde gemiden alınan bayrak  karaya çıkarılarak Samsun Valisi’ne teslim edilir Sırasıyla Amasya, Tokat ,Sivas, Erzincan, Erzurum, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara gençliği teslim aldıkları bayrağı 19 Mayısta Cumhurbaşkanına teslim ederlerdi. Bayrağın Tokat’ta misafir edildiği gece şenlikler yapılırdı. Hatta 2004 yılında yapılan Tokat-Sivas sınırındaki “Atatürk Çeşmesi ve evi “ şu anda  ne durumda? Sahipsiz!

Sürdürebilirlik, devlet geleneğinin temelidir. Bu temeli yıkarsak tarihi bağlar kopar. Bunun içinde Sevgi Yürüyüşü’nü, Kurtuluş ve zafer Yolu’nu, milli ve dini  bayramları, gelenekleri, önemli günleri  nesilden nesile şevkle aktarmalıyız.

Yine sürdürülebilirlik politikasında ve uygulamasında tutarsızlık en çok Türk gençliğini  etkilemiştir.
Plansız, programsız günlük siyasetin mağduru gençler ihtiyaç- kontenjan dengesizliği ile işsiz ve mutsuz… Ara elaman değil aranan elaman politikası eğitime temel olsaydı ne güzel olurdu… O  zaman beyin göçü olmazdı.

Siyasilerin ve izm’lerin böldüğü gençlerimiz Atatürk’ün: “Ey Türk istiklalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istikbal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur…”

Türk genci Atasının izinde ve emanetinin bilincindedir. Bu bilinçli gençliğe iş, aş ve huzur sağlayabilsek ne güzel olur.

Cumhuriyetin mimarlarından Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy’un anısını  yaşatsak ne güzel olur…

“Ne Mutlu Türk’üm Diyene“ bayrağını gönderde, Misak-Milli idealini politikamızda, Sevgi ve Zafer yolu gönlümüzde daimi olsaydı  ne güzel olurdu…

NE GÜZEL OLURDU…

NE GÜZEL OLURDU…