24 Ağustos 2021, 16:51 - Anasayfa | Yazarlar Haberi yazdır
Çocuk; safiyeti, masumiyeti, coşkuyu, sevinci, neşeyi ve daha birçok güzel şeyi ifade eder. İçimizdeki çocuğu yaşatabilsek, zaman zaman biz de onunla çocuklaşabilsek, hayatımız ne denli güzel, ne denli aydınlık olurdu bilir misiniz? Fakat birde bazı gerçekler var göç eden mülteciler ve kaybolan çocukları!
Göç yolunda her gün en az bir çocuk kayboluyor! Ölüm ve kayıplar kamuoyuna aktarılmadığı sürece ne bu çocuklarla ilgili sorunlara dair bir farkındalık oluşmakta ne de bu sorunların çözümü için adım atılmakta.
İnsanlık tarihi kadar eski olan göç kavramı, toplumsal yapı üzerinde karmaşık etkilere yol açan önemli bir olgudur. “Göç etmek aslında birey veya aile için oldukça zor karar verilen, ‘bilinmeyen sulara yelken açmak’ ve risklerle dolu bir yolculuğa çıkmak demektir.” Günümüzün en önemli toplumsal sorunlarından biri olan göç, zorunlu ya da istemli olarak yer değiştirmeler sonucu gerçekleşmektedir. Göç olgusu insanlar arasında bir yandan sosyal ağlarının kurulmasına diğer yandan da uyum güçlükleri yaşanmasına sebep olan bir durumdur. Aileleri ile birlikte ya da tek olarak göç eden çocuklar ise, bu sürecin en dezavantajlı gruplarıdır. Özellikle yanlarında herhangi bir refakatçisi bulunmayan mülteci/göçmen çocuklar büyük bir risk altındadır. Öyle ki refakat siz göçmen/mülteci kayıp çocukların akıbetiyle ilgili hemen her gün yeni bir haber çıkmaktadır. Bileşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 22. maddesine göre, bir ülkeye mülteci olarak giren çocuklar, o ülkede doğan çocuklarla eşit haklara sahip olmalıdır. Uluslararası sözleşmeler çocuğu bütünüyle; yani fizyolojik, bedensel, psikolojik ve gelişimsel açıdan kapsayıcı nitelikte sözleşmelerdir. Dünyadaki göç hareketlerinin sebepleri; savaşlar, yoksulluk, işsizlik, politik ve ekonomik olmak üzere çok çeşitlidir. Savaşlar sebebiyle sayısız insan yaşadığı toprakları terk etmiş, yeni yaşam arayışları içinde sığınmacı, göçmen ve mülteci konumunda hedef ülkelerine doğru yola çıkmıştır. Hedef ülkeye ulaşırken transit yani geçiş ülkelerinde karşılaşılan zorluklar ve yaşanan tahribatlardan en fazla etkilenenlerse kadınlar ve çocuklardır. Bu noktada darbenin en büyüğünü de kayıp ve kaybolmaya devam eden mülteci/göçmen çocukların aldığına ise şüphe yoktur. Göç yolunda geçen çocukluğun, kişilerin ruh ve beden sağlığı üzerinde doğrudan ve dolaylı pek çok etkisi vardır. Göç eden çocukların karşı karşıya kaldıkları tehlikeler ve suistimallerle ilgili veriler, bu konudaki korkutucu tabloyu en açık şekliyle ortaya koymaktadır.
Kayıp göçmen ve mülteci çocuk sayısının resmî rakamlara göre 10.000 olduğu belirtilmektedir; fakat uzmanlar gerçekte bu sayının tahmin edilemeyecek düzeyde olduğuna dikkat çekmektedir. İstemli ya da istemsiz olarak kaybolan çocuklar, organize suçlara karışabilmekte ve istismara uğrayabilmektedir. Yaşanan ve belki de daha fazlası yaşanacak bu tür mağduriyetleri engelleyebilmek, tüm insanlığın sorumluluğundadır. Devletler, çocuk hakları sözleşmelerine dair uygulamaları ve denetimleriyle; STK’lar ise gönüllü ve farkındalık yaratan çalışmalarıyla bu konuya destek olmalıdır. Öncelikle mülteci kamplarında ve geri gönderme merkezlerinde, bu konudaki ihtiyaca yönelik ekiplerin bulundurulması elzemdir. Zira çocuklar şartların yetersizliğinden dolayı bu mekânlarda kolayca ortadan kaybolabilmektedir.
Kayıp göçmen ve mülteci çocuklara yönelik uluslararası düzeyde net bir uygulama bulunmamaktadır. Veri ve istatistik sağlayıcı örgütlerin kayıtlarına dâhil olmayan kayıp çocukların binlerle ifade edilebileceği çok açıktır. Kayıt sistemlerinin güvenilir hâle getirilmesi, tüm göçmen ve mültecilere yönelik uluslararası normlarla belirlenmiş koşulların uygulamaya geçirilmesi, dünyanın her yerinde aynı statüye sahip çocukların olmasını sağlayabilme ve çocuklar için tehlike oluşturacak tüm tehlikelerin ortadan kaldırılabilmesi için zorunludur.
Mutsuz, umutsuz ve çaresizlik içinde çırpınan ve tutunacak bir dal arayan insanlar, serseri mayınlar gibi büyük bir telaş, korku ve endişe içinde koşuşturup duruyorlar.


Yazara ait diğer köşe yazıları
YAZARLAR
-
CAFER AKIN
BAKIŞ AÇISI ÜSTÜNE
-
M. HALİL PAZARLI
ZAMANIN SARKAÇLARI
-
YAKUP ORAKCI
50 YAŞINDA OLMAK...
-
Av. SEMİHAT KARADAĞLI
HAYAT SİZİN BAKIŞ AÇINIZLA ŞEKİLLENİR
-
İsmet TAŞ
DEĞİŞİMİ KENDİMİZDE BAŞLATALIM...
-
HAMİ İŞLER
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR?
-
AYSON KARABAĞ
BABA GİDERSE
-
MUSA ÖZDEMİR
DOST ACI SÖYLER
-
ALİ EROL DİKER
İNSANA VERİLEN KIYMET VE DEĞER
-
EROL EKİCİOĞLU
OKU...
-
VEYSEL ŞİMŞEK
BEN SANA GERİDEN BAKAR AĞLARIM
-
Davut TUÇBİLEK
TÜKENİNCE UMUTLAR
-
ASLI GÜLHAN BEK
ENGELLİ VE MUTLU
-
ÖMER ALTIN
KATAR İSLAM ALEMİNE NE KATAR?
FOTO GALERİ
EN ÇOK TIKLANANLAR
-
Yücel Bulut, ÇKS mağduriyetlerini TBMM'ye taşıdı
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut Çiftçi Kayıt Sistemi'nde yaşanan sor...
-
CHP'li Durmaz, TBMM'de Tokat'ın güzelliklerini anlattı
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz TBMM Genel Kurulunda yapmış olduğu konu...
-
DSİ, Son 20 yılda Tokat'ta 10 baraj 1 gölet yaptı
DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta,, son 20 yıldaki Tokat yatırımlarını açı...
-
Başkan Eroğlu, 'Tokat için küçük hedef yok'
Tokat'ın turizmde hak ettiği yeri alması için çalışmalarını aralıksız s...
-
Kar yağışından etkilenen hayvanlar için doğaya yem bırakıldı
Vali Numan Hatipoğlu, özellikle yüksek kesimlerde etkili olan kar yağışı ne...