16 Ocak 2022, 23:37 - Anasayfa | Yazarlar Haberi yazdır
Gönül medeniyetimizin yapıtaşlarından Anadolu Selçuklu Devleti’nin bıraktığı kültürel miras; sekiz köşeli yıldızda sekiz erdem olarak ifade edilmiştir. Bu erdemler: Merhamet, şefkat, doğruluk, sabır, şükür, sadakat, sır tutmak ve cömertlik… Bu erdemlerden her biri bir hayat dersi…
Bu erdemleri gönül diliyle işleyen Yunus Emre (1228-1328): “Kişi evvela merhametli olacak. Merhameti olmayanın dini olmaz. Savaş meydanında kılıç kalkan, hakikat meydanında merhamet…
Gönlü Müslüman eden bilir ki merhametten büyük güç yoktur. Öldürme… Oldur…” derken insan olduğunda, olgunlaştığında iç dünyasında gönül gözüyle görür ve bunu: “Beni bende demen bende değilim / Bir ben vardır bende benden içerü” diyerek gönül coğrafyasındaki yerini çok güzel belirtir…
Cahit Zarifoğlu (1940-1987) ise: “Herkes kendi işine baksın“ değil; “Herkes kendi içine baksın“ böyle daha güzel.” derken aynı adreste huzuru buluyor…
İngiliz bilim adamı nörolog Oliver Sacks (1933-2015) ise: “İç dünya; duygulardan, akla, düşlere ve varsanılana kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.“ diyor. Bu yelpazenin örnek en güzel eseri Mesnevi’dir.
Mevlana, Mesnevi’nin ilk on sekiz beyitini; insanın iç dünyasının güzelleşmesini, olgunlaşmasını ve bu değerler sayesinde hırs ile ayıplardan, olumsuzluklardan kurtulmasını sağlar.
Mevlana: “Olgunun halini ham kişi anlayamaz. Gönül güven yurdudur. Kalbine yönel ve yürü. Ey Heves düşkünü! Hak’kın eserleri gönüldedir.” derken iç dünyasını ortaya koyarken bunu barışın ve huzurun kaynağı yedi öğütle, gönül dostlarına yol gösteriyor. Bu yedi ışık:
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,
Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol,
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
Hiddet ve şiddette ölü gibi ol,
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörülükte deniz gibi ol,
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol…
Bu yedi ışıktan ilham alarak günümüz insanının en çok ihtiyaç duyduğu şefkat ve merhamet duygusunun iç dünyamıza kattığı huzuru anlatmak istiyorum.
Şefkat ve merhametin kaynağı sabır ve hazım kültürünü hissetmek ve hissettirmektir. Hep düşünürüm yeni doğmuş bir çocuk ile anne arasındaki bağ… Çocuğun bütün gün süren zahmetleri ve yorgunlukları yok eden tebessümü… Kendini hissettirmesi… Çocuğun sevgi yetersizliğini hissetmesi, ağlama ve içe kapanma duygusunu artırdığı gerçektir…
Merhamet duygusunun kaynağı sevgidir. Sevgi Mevlana öğretisinin temelidir. Seven insan renk, ırk, din, dil ayırımı yapmaz… Eğer-çünkü-rağmen kuramının öncüsü Japon düşünür Dr. Masumı Toyotome, Mevlana öğretisini: ”Her şeye rağmen sevgi…” diye özetler.
Sevgi, saygıyla beslenir. Bu iki temeli çocuk yaşta davranış olarak yaşarsak, huzurlu bir toplumun kültürel mirasını bırakırız… Yunus gibi… Mevlana gibi… Bu mirası bırakamazsak yerini kin, nefret, cehalet, kavga, ikilik alır. Bir ve birlik yok olur…
Sevgi ve saygı bireysel olarak estetik bir duygudur… Bu estetik aile, sosyal çevre , semt ve kent uyumunu sağlar… Medeni olmak ve medeniyet, bu uyumun eseridir…
Merhamet duygusunu affetmek geliştirir. ABD’nin onaltıncı başkanı Abraham Lincoln’e (1809-1865)
“Düşmanlarına niçin bu kadar iyilikte bulunuyor, elinde güç ve imkan varken onları yok etmiyorsun.” Sorusuna: ”Ben onlara iyi davranarak, onlarla güzel geçinerek, zaten onları yok etmiş olmuyor muyum.” der. Yine merhameti ve yardımseverliği ile ünlü Tokat eski milletvekili Mehmet Kazova‘ya (1899-1981) bir partili: “Ağam, falan kişi arkandan yalan ve iftira dolu konuşmalar yapıyor.” der. Cevap çok manidar: “Laf taşıman çok yanlış ve ben dediğin adama hiç kötülük yapmadım ki…”
Bu örnekte görüldüğü gibi gönül zenginliği, tükenmez bir servettir. Bunu bilen Başbakan Süleyman Demirel (1924-2015) Mehmet Kazova’ya: “Ağam” derdi. Ömür boyu adı: “Ağa Memet“ kaldı…
Bilelim ki; merhamet duygusu her zaman çözümdür. Gönüldeki aydınlıktır… Güneştir…
Bu güneş, kadını ana ve gül yapar…
Bu güneş, babayı şemsiye yapar.
Merhamet güneşi , çocuğu sevgi yumağı yapar. Açıldıkça sevgisi artar.
Merhamet güneşi: “Gölgesi olmayanların, gölgesi olmaz “ ilkesini ve zararlarını yok eder…
Bize düşen görev, iç dünyamızdaki gülleri gerçek dünyada canlı tutarak, sevgi ve saygıdan beslenen bir Tokat’ta, Türkiye’de, Dünya’da; eğer, çünkü pişmanlığı duymadan: “Her şeye rağmen, sevgi.” diyerek yaşamak…
NE GÜZEL OLUR…
NE GÜZEL OLUR…


Yazara ait diğer köşe yazıları
YAZARLAR
-
CAFER AKIN
BAKIŞ AÇISI ÜSTÜNE
-
M. HALİL PAZARLI
ZAMANIN SARKAÇLARI
-
YAKUP ORAKCI
50 YAŞINDA OLMAK...
-
Av. SEMİHAT KARADAĞLI
HAYAT SİZİN BAKIŞ AÇINIZLA ŞEKİLLENİR
-
İsmet TAŞ
DEĞİŞİMİ KENDİMİZDE BAŞLATALIM...
-
HAMİ İŞLER
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR?
-
AYSON KARABAĞ
BABA GİDERSE
-
MUSA ÖZDEMİR
DOST ACI SÖYLER
-
ALİ EROL DİKER
İNSANA VERİLEN KIYMET VE DEĞER
-
EROL EKİCİOĞLU
OKU...
-
VEYSEL ŞİMŞEK
BEN SANA GERİDEN BAKAR AĞLARIM
-
Davut TUÇBİLEK
TÜKENİNCE UMUTLAR
-
ASLI GÜLHAN BEK
ENGELLİ VE MUTLU
-
ÖMER ALTIN
KATAR İSLAM ALEMİNE NE KATAR?
FOTO GALERİ
EN ÇOK TIKLANANLAR
-
Yücel Bulut, ÇKS mağduriyetlerini TBMM'ye taşıdı
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut Çiftçi Kayıt Sistemi'nde yaşanan sor...
-
CHP'li Durmaz, TBMM'de Tokat'ın güzelliklerini anlattı
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz TBMM Genel Kurulunda yapmış olduğu konu...
-
DSİ, Son 20 yılda Tokat'ta 10 baraj 1 gölet yaptı
DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta,, son 20 yıldaki Tokat yatırımlarını açı...
-
Başkan Eroğlu, 'Tokat için küçük hedef yok'
Tokat'ın turizmde hak ettiği yeri alması için çalışmalarını aralıksız s...
-
Kar yağışından etkilenen hayvanlar için doğaya yem bırakıldı
Vali Numan Hatipoğlu, özellikle yüksek kesimlerde etkili olan kar yağışı ne...
Bu site 0.063 saniyede yüklenmiştir. [Hata Bildir]