Eskiden arabalarımız, teknolojik aletlerimiz, eşyalarımız yoktu. Eskiden bankalarda birikmiş paralarımız yoktu. Fakat yine de zengindik. Toprağımız vardı, suyumuz vardı. Meyvelerimiz, Sebzelerimiz vardı. Nasıl mı? Köylerimiz de her bir karış toprak..
Eskiden arabalarımız, teknolojik aletlerimiz, eşyalarımız yoktu. Eskiden bankalarda birikmiş paralarımız yoktu. Fakat yine de zengindik.
Toprağımız vardı, suyumuz vardı. Meyvelerimiz, Sebzelerimiz vardı.
Nasıl mı? Köylerimiz de her bir karış toprak ekilir hasat edilirdi. Her bir meyve ağacına bakılır, meyvesi alınır, artanı kurutulurdu. Ambarlarımız dolar, kilerlerimiz kışa hazırlanırdı.
Altın yumurtlayan tavuklarımız vardı. Muhtaç değildik. Muhtaç olmamak ise en büyük zenginlik kaynağıydı.
Şimdi toprağımızı terk ettik. Su amacı dışında kullanılıyor. Erişimi zorlaştı.
Sanayileşmek güzeldir. Şehir hayatı medeniyettir. Teknolojinin nimetlerinden istifade etmek insan aklının bir sonucudur.
Fakat geldiğimiz noktada fakirleşiyoruz. Gıdaya erişimimiz zorlaşıyor. Su artık petrol gibi kıymetli bir maden haline geliyor. Fırat ve Dicle’den akan su miktarı azaldı diye Ortadoğu ülkeleri ile karşı karşıya geliyoruz.
Topraklarımız kirleniyor, sularımız zehirli bir hale geliyor.
Şimdi ne olacak, ne yapacağız?
Modern çağın nimetlerinden istifade edeceğiz. Ama köyle, tarımla olan bağlarımızı koparmadan. Çünkü asıl fakirlik topraktan kopmakla başlar.
Topraktan koptuk, fakat geride kalanların da kıymetini bilmiyoruz.
Toprak, ancak sağlıklı ve üretken ise sürdürülebilirdir.
Uzun zamandır yanlış tarım yöntemleri ile zarar verdiğimiz toprakların, gelecek nesilleri de besleyebilmesi için toprağı sadece fiziksel olarak korumak artık yeterli değil.
Topraktaki canlılığı da koruyarak iyileştirmemiz gerekiyor. Koruyucu tarım, toprağın karbon tutma kapasitesini arttırarak; toprağı iyileştirmenin yanı sıra, gıda güvenliği ile ilgili de pek çok sorunu beraberinde getirecek olan iklim krizine karşı da bir mücadele aracı sağlamaktadır.
Tarım topraklarının amaç dışı kullanımının engellenmesi gerekiyor. Hobi bahçeleri, bağ evleri diyerek tarım alanlarımızı daraltıyoruz. Yerel yöneticiler oy uğruna bu işgali görmemezlikten geliyor. Kendi keyfimiz uğruna çocuklarımızın geleceğini karartıyoruz.
Tarım arazilerinin tahribatına sebep olan sanayi bölgelerinin durdurulması gerekiyor. Sanayi gerekli, kaçınılmaz, fakat tarım arazilerinin dışında kurulması gerekiyor. Siz kalkar en verimli arazileri düz diye sanayi bölgeleri kurarsanız, birgün toprak fakiri olursunuz. Birkaç ton buğday gelsin diye Rusya’dan, Ukrayna’dan medet umarsız.
Zeytinliklerinizi maden ocaklarınıza tercih edersiniz, fakat zeytin, yağını İspanya’dan beklersiniz.
Tarım toprağını korumayı amaçlayan uygulama ve politikaların teşvik edilmesi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bu topraklara gelen suyu özelleştirirseniz, özel sektör sizi düşünmez. İşte size Almus Barajı ve önündeki ovaların düştüğü susuzluk sorunu.
Tahrip edilmiş tarım toprağını iyileştirecek ve toprak canlılığını artıracak yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılması gerekiyor.
Yıllarca kimyasal gübrelerle suyu ve toprağı zehirledik. Doğal gübreleri yaktık.
Sonuç… Uyarıyorum. Toprağımız kirlendi. Suyumuz kirlendi…
Cebimiz para dolu da olsa, evlerimiz barklarımız da olsa fakirleştik, fakirleşiyoruz ve daha da fakirleşeceğiz…