DERTLE DERTLEŞMEK ÜSTÜNE

Dostlarım, yaşları kemale ermiş arkadaşlarla ve abilerle sohbet ediyoruz. Hepsi önce “keşke“ diyor. Hepsi çok dertli. Bir abi: “Çocuklarımı idealimde ki gibi yetiştiremedim. İyi okullar bitirmelerine rağmen mutlu değiller. Hep bizi sorguluyorlar…

DERTLE DERTLEŞMEK ÜSTÜNE
Yayınlanma: Güncelleme: 1.309 views

Dostlarım, yaşları kemale ermiş arkadaşlarla ve abilerle sohbet ediyoruz. Hepsi önce “keşke“ diyor. Hepsi çok dertli. Bir abi: “Çocuklarımı idealimde ki gibi yetiştiremedim. İyi okullar bitirmelerine rağmen mutlu değiller. Hep bizi sorguluyorlar. Bu sorgulamayı çocuklarına da yansıtıyorlar. Bu durum beni ve eşimi çok rahatsız ediyor.” Diğer bir arkadaş: “İstediğim, yatırım imkanlarım olmasına rağmen yapamadım. Günlük yaşadık. İleriyi düşünmedik. Şimdi tren kaçtı. Her gün balyoz gibi sözlerle vurdukça vuruyorlar.” Başka bir kardeş: “Alışveriş hastası oldum. Bağımlı oldum. Kapımı dost ve akrabadan çok kuryeler çalıyor. Bugün bir şey almasam krize giriyorum. Doktora gittim “Onyomani “ teşhisi kondu. Yanı alışveriş bağımlılığı…” Bir abi de: “Hiç rahatsızlığım olmadığı halde hep kendimi dinliyorum. Bunda televizyonda ki sağlık programlarının etkisi çok. Bu programların bağımlısı oldum. Olmayan hastalıklarla doktor doktor geziyorum. Yani hastalık hastası oldum.”

Başka bir abi diyor ki: “İlkokul, ortaokul, lise ve hukuk fakültesini beraber okuduğumuz yakın akrabam, can kardeşimle laf taşıyan art niyetli biri yüzünden, otuz sene küsülü kaldık. Şimdi barışamadan aramızdan ayrıldı. Çok çok pişmanım.” Emekli bir öğretmen anlatıyor: “Kabristandayım tek başıma. İleride bir defin törenini hüzünle izliyorum. “Cenaze kim” diye sorduğumda: “Kırk yıldır küsülü olduğum öz ablam.“ dedi… Derdi çok büyük… Değdi mi? Yine bir arkadaş çok dertli ve başlıyor: “Üç kardeşiz yıllarca et tırnak gibiydik… Karabulutlar miras yüzünden bizi darmadağın etti. Yargı kararına rağmen karabulutlar erimedi. Ben ordayım diye kabristan ziyaretine bile gelmiyorlar. Diyorum ki herkes istediğini alsın, topal at benim… Ama çözüm yok…Kardeşlerimin çocuklarını çok çok özlüyorum…”

Klinik psikologlar: “Küsmek, kişinin kendisini cezalandırmasıdır.” diyorlar. En büyük cezayı sosyal çevre ve üçünçü kuşak çekiyor …

Hepimizi sessizce dinleyen bir abi araya giriyor: “Arkadaşlar “Dertle dertleşmeyin” diyor. Hayata ve geleceğe olumlu bakın. Bak ben kanser hastasıyım Çok badireler atlattım ama dert etmedim. “Ben kanseri yeneceğim“ dedim ve yendim. Nasihatları ne güzel. “Gönüi neyi arıyorsa; göz onu görür. Kendinizi cezalandırmayın.”

Hepimiz donduk kaldık. Ne kadar doğru söylüyor. Hani Yunus Emre diyor ya: “Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur.” Elbette hayat gül bahçesi değil. İyi gün, kötü gün ve varlık, yokluk hepimiz için. Önemli olan niyet… Çözüme iyi niyetle bakmak… Kanseri yenen abi gibi… Çok olumlu, eşiyle birlikte başkaları için yaşama kültürünün en güzel örnekleri… Organizasyonlar yapıyorlar, ellerinde fotoğraf makinaları zamanı ölümsüzleştiriyorlar. Yardım ediyorlar ve paylaşıyorlar… Çünkü zaman kısa ve keşkeye yer yok… Ne güzel örnek… Güneş gibi hep ışık saçıyorlar… Sağlıkları elverdiği kadar her yerdeler… Kutluyorum…

Bende diyorum ki olanlardan, olaylardan ve yaşanmışlıklardan ders alalım. Dünü tekrar yaşamak şansımız yok. Olanla mutlu olarak, şükrederek yaşayalım…

İstikrarlı ve özverili kültür zenginliğimizi üçüncü kuşağa iyi niyetle , tatlı dille , gülen yüzlerle aktaralım . Küsküniük psikolojisiyle onları cezalandırmayalım.

İnsan ömrü, kelebek ömrü değildir. Akrabalık ilişkileri, okul arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, mahalle arkadaşlığı, hayat arkadaşliğı; hayat ağacının hiç çürümeyen meyvalarıdır. Hepsi en az yarım yüz yıllık dostluktan beslenir…

Bir bilgenin dediği gibi: “Gerçek dostlar , zor bulunan mücevher gibidir.“ Bu mücevher derdin dermanıdır… Bu derman nedir? Pencereleri ve kapıları açık tutmak. Çünkü her küs, bir dostluk kapısını kendi yüzüne kapatmaktır. Toptancı çürük yargılara sığınarak hak aramak, kimseyi haklı yapmaz… Ancak yalnızlaştırır… Değerlerinden koparır… Keşkelere esir olmadan bilelim ki: Her zaman en büyük servet sağlıktır. Ruh sağlığı günümüzün en büyük servetidir. Onu moral değerleriyle besleyelim. Kanseri yenen abi gibi… Onun dediği gibi: “Dertle dertleşmesek …“ ne güzel olur… Gönül hep güzel şeyler arasa; gözler onları görse ne güzel olur… Birazda dertle değil, derdi verenle dertleşsek ne güzel olur…

NE GÜZEL OLUR…
NE GÜZEL OLUR….

CAFER AKIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.