İLKELER VE İDEALLER ÜSTÜNE

Dostlarım bilgi çağında yaşıyoruz. Bilgiye en güzel ve  en kolay erişim kaynaklarına sahibiz. Kütüphaneler çok ihtişamlı ama okurlarına hasret. Güzel ülkem yayın sektöründe Dünya’da  11’nci sırada. Okuma da ise ne yazık ki 86. sıradayız. Türkiye’de günde altı saat televizyon, üç saat internette vakit geçiriliyor. Okuma ise günde bir dakika!

Buna rağmen Dünya’da Guinness üç ayda en çok kitap okuma rekoru bizde. Afyonkarahisar  Emirdağ ilçesinden Mahir Atabay; üç ayda 1057 kitap okuyor. Kutluyorum.

Halbuki günde ortalama; Filipinler’de 7.36, Çekya’da 7.24, Mısır’da 7.30, Fransa’da 6.54 saat kitap okunuyor. Sonuç, bilgi toplumu… Sonuç, bilgiyi davranış ve hayat tarzıyla yaşamak…

Ulusal kanalların birinde bilgi yarışması izliyorum. Lisans ve lisansüstü eğitim almış dört yarışmacıya soru: “Moğolistan’a sınır bir ülke söyleyiniz?” cevap:” Yunanistan”, Soru: “Salda Gölü hangi ilimizin sınırları içindedir?” Cevap: “Batman”

Bunda ne var? Hazin bir sonuç… Sistemin sorgulanması ve klasik eğitime acil dönüş… Beş seçenek sisteminin iflası…

Bilgi kalıcı hale gelmiyor. Okumuyoruz… Anlamıyoruz… Anlatamıyoruz… Daha kötüsü yazamıyoruz… Genel kültüre ve kendimize önem vermiyoruz… Benzeşme ve marka  düşkünlüğü… Üniversite öğrencisi günlük 268 kelime ile anlaşıyor… Çare: İlke ve ideal sahibi olmak. Çünkü: İlkeler nesilin; idealler nesillerin ruhunu besler.

NASIL? Ailede, okulda ve sosyal çevrede;

Ana dilini öğrenerek, milli ve evrensel değerleri öğrenerek, öğrenmeyi öğrenerek, olmayı öğrenerek, paylaşmayı öğrenerek, zamanı yararlı kullanmayı öğrenerek, tutumlu olmayı öğrenerek, akıl ve beden sağlığını korumayı öğrenerek, sevildiğini hissederek sevmeyi öğrenerek, oyun. spor, güzel ve görsel sanatları öğrenerek ve bunları yaparak yaşayan  çocuklar ve gençler  ailenin, okulun ve sosyal  çevrenin, 2023 Atatürk Türkiye’sine hediyesidir… Vakit geçmiş değil…

“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

İdeal  bireysel olarak: “Ben ….. olacağım. Ben……..yapacağım. Ben……….hedefime kararlı olarak yürüyeceğim” ve milli olarak ulaşılması arzulanan hedeflerdir. Türk birliğine… TURAN’A… Hedefi olmayanların yürüyecekleri yolu olmaz. Çünkü idealler, bireylerin  ve ülkelerin geleceğe yatırımlarıdır. Zamana meydan okumalarıdır. Atatürk’ün: “Geldikleri  gibi gidecekler.” Meşalesi Cumhuriyet’in yapıtaşı olmuştur. 19 Mayıs 1919 Ülkemde “Kurtuluş Yolu”, Yunanistan’da: “Sözde Pontus Soykırım Günü”! Nesillere miras…

İlkeli bir hayat tarzı bizi ideallerimize kavuşturur. Onun içinde dolu dolu yaşamak… Anı  anılarla süslemek… Anılar geçmişi geleceğe bağlayan derslerdir. Yarışmalara atılmak… Heyecanını yaşamak.. 1971 yılı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ında 4 x100 Bayrak yarışında, Gazi Osman Paşa Lisesi takımı olarak birinci olduğumuz o anı 51 yıldır hala yaşıyorum… İlkeli eğitim bu… İdeal bu… Kavramların içini hep dolu tutarak…

Bunun içinde ilgili bakanlıklar, yerel yönetimler, sosyal çevre, okul ve aile; çocukların ve gençlerin ihtiyaçlarını değil, isteklerini yerine getirirse ne güzel olur…

Çocuklarımıza ve gençlerimize okursa öğreneceğini, bakarsa anlayabileceğini kavratsak ne güzel olur…

Çocuklarımıza ve gençlerimize, iyilik, merhamet, sevgi, saygı ve vicdani duyguları verebilsek ne güzel olur…

Çocuklarımıza ve gençlerimize  bilgisayara bağlı fakat bağımlı olmama alışkanlığını kazandırsak ne güzel olur…

İlke ilke Aziz Sancar, idealde Mustafa Kemal Atatürk olmak ve Misak-ı milli’yi, Kızılelma’yı, Ergenekon’u yaşamak, yaşatmak ne güzel olur…

NE GÜZEL OLUR… NE GÜZEL OLUR…