MANEVİYATIN ZİRVEYE ÇIKTIĞI AY, “RAMAZAN”

Ramazan, maneviyatın zirveye çıktığı, gönüllerin yumuşadığı, birliğin ve beraberliğin pekiştiği bir ay. Öyle değil mi? En azından bize çocukluğumuzdan beri anlatılan bu…

MANEVİYATIN ZİRVEYE ÇIKTIĞI AY, “RAMAZAN”
Yayınlanma: Güncelleme: 1.474 views

MANEVİYATIN ZİRVEYE ÇIKTIĞI AY, “RAMAZAN”

Ramazan, maneviyatın zirveye çıktığı, gönüllerin yumuşadığı, birliğin ve beraberliğin pekiştiği bir ay. Öyle değil mi? En azından bize çocukluğumuzdan beri anlatılan bu. Sofralar kurulur, kapılar çalınır, muhabbetle dolup taşar evler. Ama bir soru var ki, bu güzel tabloyu gölgeliyor: Yoksul Aile Ziyaretleri! Bu ziyaretler, gerçekten muhabbetin bir parçası mı, yoksa bir sosyal medya gösterisinin kareleri mi?

Ramazan, özünde bir muhabbet ayı değil midir? Eşimizi, dostumuzu, akrabamızı hatırlama, kapılarını çalma, hal hatır sorma zamanı değil midir? Hani nerede o eski Ramazanlar, komşunun kapısına bir tabak yemekle gidilen, akraba evlerinde kahkahaların yükseldiği günler? Bu ay, ekonomik ya da sosyal seviyelere bakmaksızın, gönülden gönüle köprüler kurmayı gerektirmez mi? Ama biz ne yapıyoruz? Her Cuma hutbesinde “Yakın akrabaya sahip çıkın” diye yankılanan o nasihati kulak ardı edip, kameralar eşliğinde “iyi niyet” pozları veriyoruz.

Ramazan gelir gelmez bir telaş başlıyor. Ellerinde yardım kolileri, yüzlerinde tebessüm, bir yoksul ailenin kapısında. Elbette yardım etmek güzel, paylaşmak kutsal. Ama neden sadece yoksullar? Neden eş, dost, akraba ziyaretleri yerine hep bu sahne? Acaba bu ziyaretler, gerçekten o ailenin gönlünü almak için mi, yoksa bir sonraki haber bülteninde “duyarlılık” başlığıyla yer bulmak için mi? Sosyal medya çağında, her an bir kareye sığdırılıyor; ama o karelerin içindeki samimiyet nerede?

Halbuki Ramazan, gösteri değil, muhabbet ayı. Zengin fakir demeden, statü ayrımı yapmadan, sadece insan olduğumuzu hatırlatan bir zaman dilimi. Akrabayı unutup, komşuyu es geçip, sadece “görünür” olanı ziyaret etmek, bu ayın ruhuna ne kadar uyuyor? Belki de bir kez olsun kameraları bırakıp, gerçekten bir dost kapısını çalsak… Belki de Ramazan’ı, sosyal medya albümüne değil, gönül defterine yazsak daha güzel olmaz mı?

Düşünelim: Bu Ramazan, kimi ziyaret ettik, kiminle muhabbet kurduk? Cevap, belki de bize kendimizi anlatır.

Yakup ORAKÇI

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.